1. İletişim teknoloji ile yer değiştiriyor
Evlerimiz bizi birbirimize yaklaştıracağı vaat edilen gadget’larla dolu, ancak bunlar genellikle aramızda görünmez engeller oluşturuyor. Kaç kez aynı masada oturan, herkesin kendi cep telefonuna dalmış olduğu aileler gördük? Bir zamanlar canlı ve zengin sohbetlerle dolu olan sofra başındaki konuşmalar, artık bildirim sesleriyle kesintiye uğruyor.
Amcam Mehmet’in basit ama etkili bir kural koyduğunu hatırlıyorum: tüm elektronik cihazlar yemek odasının girişindeki bir sepete bırakılıyor. Başlangıçta çocukları itiraz ediyordu, ancak bugün bu yemek anları, teknolojinin neredeyse yok ettiği hikayeler ve kahkahalarla dolu kutsal anlar haline geldi.
Çözüm teknolojiyi terk etmek değil, insan varlığının sanal bağlantıdan daha önemli olduğu özel anlar yaratmaktır. Spontane sohbetlerin, karşılıklı bakışların ve paylaşılan rahat sessizliklerin zevkini yeniden keşfedelim.
2. Aile gelenekleri yavaş yavaş siliniyor
Büyüklerimizin aile yaşamını yapılandıran ritüelleri vardı: öğleden sonra çayı, cuma ziyaretleri, birlikte bayram hazırlıkları. Bu gelenekler basit alışkanlıklar değil, nesilleri birleştiren ve değerlerimizi aktaran harçtır.
Bugün, yoğun programlarımızın baskısı altında, bu geleneklerin yavaşça erozyona uğramasına izin veriyoruz. Çocuklar büyükanneleriyle baklava hazırlamanın sevincini yaşamadan veya büyüklerin hikayelerini dinleyerek atasözlerini öğrenmeden büyüyorlar.
Terk edilen her gelenek, kolektif kimliğimizle kopan bir bağdır. Kalbimizde yer tutan gelenekleri düşünmek için zaman ayıralım ve onları kolaylık uğruna feda etmeden modern hayatımıza uyarlamanın yollarını bulalım.
3. Bireyselcilik kolektif ruhu yerini alıyor
“Benim için ne iyi?” sorusu sıklıkla “Ailemiz için ne iyi?” sorusunun yerini alıyor. Bu ince dönüşüm, aile yaşamına yaklaşım şeklimizde derin bir değişimi yansıtıyor. Bir zamanlar her üye üzerindeki etkisi göz önünde bulundurularak birlikte alınan kararlar, bireysel tercihlere dönüşüyor.
Bu eğilim en küçük detaylarda kendini gösteriyor: herkes kendine uygun saatte yemek yiyor, tatiller aile ihtiyaçlarından ziyade kişisel tercihlere göre planlanıyor ve sorunlarla birlikte değil tek başına yüzleşiliyor.
Oysa ailelerimizin gücü her zaman ortak cephe oluşturma, kolektif refahı bireysel mutluluktan ayrılmaz olarak görme yeteneğinde yatıyordu. Önemli kararların birlikte tartışıldığı, her sesin duyulduğu, ancak aile birliğinin seçimlerimize rehberlik eden pusula olarak kaldığı alanlar yaratarak bu dengeyi yeniden bulalım.
4. Çocukların eğitimi üçüncü kişilere devrediliyor
Çocuklarımız öğretmenleri, ekranları ve arkadaşlarıyla bizimle olduğundan daha fazla zaman geçiriyor. Farkında olmadan, ilk eğitimci rolümüzü kademeli olarak diğer etkilere devrettik.
Temel değerlerin aktarımı – büyüklere saygı, şerefin önemi, misafirlere cömertlik – sadece okula veya medyaya emanet edilemez. Bu değerler günlük örneklerle, akşam anlatılan hikayelerle, bir hata sonrası yapılan şefkatli düzeltmelerle öğrenilir.
Mahallemizde bir aile, birlikte hazırladıkları bir yemek ve ardından önemli bir konu – sabır, cesaret, sadakat – hakkında sohbet ettikleri haftalık bir akşam etkinliği başlattı. Bu anlar, dünya görüşlerini aktarmak ve çocuklarının görüşlerini duymak için değerli fırsatlar haline geliyor.
Çocuklarımızın eğitimindeki merkezi yerimizi geri alalım, diğer etkilerin yerine geçerek değil, bu etkilerin anlaşıldığı ve entegre edildiği filtre haline gelerek.
5. Geniş aileyle bağlantı zayıflıyor
Bir zamanlar kuzenlerimiz kardeşlerimiz gibiydi, halalarımız ve amcalarımız ikinci ebeveynlerimiz gibiydi. Geniş aile, paha biçilmez bir destek ağı, herkesin kendi yeri ve rolü olan bir topluluk oluşturuyordu.
Bugün, coğrafi ve duygusal mesafeler büyüyor. Büyükanne ve büyükbaba ziyaretleri günlük alışkanlıklar yerine planlanmış etkinlikler haline geliyor. Kuzenler, sanki sadece soyadı paylaşan yabancılar gibi, düğünlerde veya cenazelerde karşılaşıyor.
Bu bağlantı kaybı çocuklarımızı değerli bir mirasdan mahrum bırakıyor: nesiller arası ilişkilerin zenginliği, model çeşitliliği, kendilerinden daha büyük bir şeye ait olma güvenliği.
Teknolojiyi bizi izole etmek yerine yakınlaştırmak için kullanarak bu bağları canlandıralım. Uzaktaki büyükanne ve büyükbabalarla haftalık görüntülü aramalar, önemli haberleri paylaşmak için bir aile grubu veya ailenin tüm kollarının bir araya geldiği yıllık toplantılar, bizi tanımlayan ve destekleyen bu aidiyet duygusunu yeniden yaratabilir.
Genç ve bağımsız bir medya olarak, BG-TÜRK Haber Ajansı yardımınıza ihtiyacı var. Bizi takip ederek ve Google Haberler ! de yer imlerine ekleyerek bize destek olun. Desteğiniz için teşekkür ederiz!
